2017 yılında Manchester City Benfica'dan kaleci Ederson Santana de Moraes'i 38 milyon pound'a transfer ettiği zaman meşhur teknik direktör Pep Guardıola şu konuşmayı yapmıştı:
Bırakın kaleciyi. Şimdi Premier Lig'de bile böyle asist yapan orta saha bile bulamazsınız. Ederson tam aradığım adam.
Ederson iki yıllık Benfica macerasından sonra hocası tarafından Manchester'e getirildi. Brezilyalıydı ama futbol hayatı hep Portekiz'de geçmişti.
1993 doğumluydu. Sao Paolo'da doğmuştu.
Alt liglerde Riberio takımında oynamış ve oradan Portekiz'in Rio Ave takımının yolunu tutmuştu.
2015 yılına kadar Rio Ave'de forma giymişti. 1.88 boyunda bir kaleciydi.
80 metre ayağa attığı asistlerle Guardıola'nın gözdesi olmuştu. Böyle bir ayak kalitesi kolay kolay bulunmazdı. Bekli de dünyada örneği yoktu.
İşte Galatasaray bu kalecinin peşindeydi.
Oysa Galatasaray'ın geçmişine gidersek ne kaleciler görürdük...
1984 yılıydı. Avrupa Futbol Şampiyonası oynanıyordu. Yugoslavya Avrupa futbol şampiyonasındaydı. Kalesinde Hajduk Split kalecisi Zoran Sımoviç vardı. Galatasaray kaleci arıyordu. O yıl İngiltere şampiyonu Nottingham Forest Simoviç'i transfer edecekti.
Avrupa şampiyonası başladı. Yugoslavya ilk maçında beş golle mağlup olunca Nottingham, Simoviç’den vazgeçti. Galatasaray bir anda transferde önemli bir avantaj yakaladı.
Simoviç'i İstanbul'a getirdi. Simoviç yıllarca top oynadı. Sonra o gitti. Galatasaray kalesine Brezilya Milli takım kalecisi Taffarell geldi. UEFA kupası onunla alındı. Sonra Kolombiyalı Mondragon kaleyi korudu.
Ve 2011'de kale Muslera'ya teslim edildi. Muslera ile gelen başarıların haddi-hesabı yoktu.
Yani demem o ki; Galatasaray kalesine artık sıradan bir geçemez. Bu kim olursa olsun artık böyledir.
Hoşça kalın…
