2010'lu yıllardı. Galatasaray; İstanbul'da Real Madrid ile karşılaşacaktı. Sarı-kırmızılı takımda kalede Muslera, savunmada Eboue, ortada Felipe Melo - Selçuk İnan - Hamit Altıntop, hücumda Drogba, Sneijder ve Burak vardı. Teknik direktör de Fatih Terim'di.
Real Madrid yine güçlüydü. Hem de hocası da eski günlerin Mourinho'su...
Avrupa'da fırtına gibi esiyorlardı. Benzema baş aktörleriydi.
Galatasaray o gün Real Madrid'i evire-çevire yendi. Hem de ne yenme!
O hücumların ardı arkası kesilmiyor... Bir yanda Sneijder, bir yanda Drogba; golleri atıyorlardı.
Melo orta sahayı bir orkestra şefi gibi yönetiyor, hücumdaki arkadaşlarını hep gol pozisyonuna sokuyordu.
Galatasaray o gün neredeyse bir efsane yazmıştı.
Gelelim geçen seneye...
Galatasaray, İstanbul'da Tottenham karşısına çıkacaktı. Tottenham bir ara namağlup ligde yürüyordu. Avrupa kupalarında da öyle kolay yutulur lokma değildi.
Galatasaray Icardı'nin de sakatlandığı maçı 3 golle aldı. Oynadığı oyun ve futbol günlerce konuşuldu.
Sezona hedef transferlerle giren ve nokta atışlı oyuncu seçen Galatasaray zor bir kura çekti. İçlerinde Liverpool, Manchester City, Atletico Madrid gibi kulüplerin bulunduğu kura sonrası herkesin gözüne kestirdiği takımlar da vardı. Bunlardan bir tanesi Eintracht Frankfurt'du.
Meslek yaşantımda ilk kez 1982 Dünya kupasında hem İspanya'da hem de Almanya'da görev yapmıştım. Almanya'da MILLIYET gazetesinin matbaası vardı. Hem de Frankfurt kentinin göbeğinde. O yüzden Frankfurt'u iyi bilirdim.
İçinde çok sayıda Türkün yaşadığı bir şehirdir. Perşembe akşamı böyle duygularla maça oturdum. Ama o da ne!
Hocam Okan Buruk bir dizi hata yapacak maça çıkmıştı:
1- Kaleci Uğurcan’ın morali bozuktu. Günay kaleye konulabilirdi. Uğurcan, Şanlıurfa’da oturan 12 yaşındaki kuzenini kaybetmişti. Ölüm genç ölümüydü. İstanbul'daki maçta da moralsiz olduğu belliydi.
2- Singo'yu transfer nedeni doğrudur. Ama sağ beke Singo konur. Sanchez-Abdülkerim ikilisi bozulmazdı.
3- Icardi hiç oyuna sokulmazdı. Ahmet Kutucu neden takımda hala, anlayamadım.
4- Barış Alper hala kendini bulmuş değil. Kafası balyalarda kalmış. İstanbul’da biraz toparlamış gözüktü ama gene attığı bir doğru-dürüst sprint yok. Attığı golde hakem zaten düdüğü çalmıştı.
5- Değerli hocam. Senin Avrupa'da başarın zayıf. Grubun güçlü. Ama kimi istediysen aldılar. Avrupa işinin ne olduğunu sokaktaki çocuklar bile biliyor. Osımhen'i kağıtlara saklayacaksın gibi geldi bana. Bu paralar beyefendiye Şampiyonlar Liginde oynasın diye verildi. Ruanda maçını hesaplamadık.
6- Okan hocam; tez toparlan. Özel hayatına karışmayız ama neler yaptığını biliyoruz. Lütfen bizi de düşün. Liverpool maçında teslim olma. Efsane yaz. Bizi mahcup et!
Hoşça kalın…