Ali Kemal Demir

Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir

Ali Kemal Demir

Devlet otoritesi en büyük koruyucudur, bu değişmez…
Anayasa’nın 25. maddesi şöyle ifade ediyor: Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.

Ben, çeyrek asır oldu Devlete hizmet ediyorum. Devlet hizmeti kutsaldır, ister un fabrikasında işçi ol, ister dağda terörist kovala, istersen maşa başında görev yap. Biz, 25 yıldır Devletin paslı çivisinde yetim hakkı var diye Devlet için mesai yapıyoruz. Yaptığımız iş bize hem gurur veriyor hem de üstlerimiz bize bir görev verdiğinde mızmız çocuklar gibi oflayıp puflamıyoruz…

Devletin Savcısı işlediğimiz bir suçu fark eder ve ceza almamızı talep ederse, Devletin Hakimi bana ceza verirse, hiç sesimi çıkartmaz ve itiraz yoluna bile gitmezdim. Tutuklama kararı bile verseler hiç itiraz etmezdim…
Kurucusu olduğum https://www.amatorlig.net/ adlı sitede, daha önce görev yaptığım Yerel Futbolda ve bir süre gönüllü olarak hizmet verdiğim Anadolu Ajansında para kazanma hedefimiz olmadı, cebimizden gidenleri ne siz sorun ne de biz sözünü edelim.

Ben kimseye hakaret ve iftira etmem
Bunları neden anlatıyorum, İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’nda Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapan Beykoz Kulüpler Birliği Başkanı Asım Özdemir, https://www.amatorlig.net/asim-ozdemir-istanbulda-rekora-kosuyor.html başlıklı köşe yazımda kendisine iftira ettiğimi, hakaret ettiğimi ve basın yoluyla tehdit ettiğimi beyan ederek, 9 Ekim 2020 tarihinde Beykoz Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu ve hapis cezası almamı talep etti. Alibeyköy Polis Merkezine gidip ifade verdim, akabinde Beykoz Cumhuriyet Savcılığına, Avukatım Hasan Ferhat Karagöz ile birlikte gidip Sayın Savcının huzurunda yeniden ifademi verdim ve suçlamaları kabul etmedim, Spor Basını kimliği de beyan ederek eleştirilerimin Anayasal hak ve özgürlük kapsamında, eleştiri niteliğinde olduğunu ve Basın Özgürlüğü kapsamında bu yazıyı yazdığımı, kimseye hakaret etmediğimi uygun bir dille yineledim.

Sayın Savcım, kendisine sunduğum bilgilerden sonra yazdığım köşe yazısını bir bütün olarak ele alarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilgili 25. maddesinde açıkça belirtilen "herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir." ibaresi ve başta Spor Basını kabul edilmem ile birlikte kanunun emrettiği çeşitli nedenlerle İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’nda Genel Sekreter Yardımcısı Asım Özdemir’in suçlamalarından ötürü şahsım adına kanunen 'Kovuşturmaya Yer Olmadığı' kanısına varmıştır ve Savcılık evrakı şikayetçi Asım Özdemir’e ve şüpheli olan şahsıma iletilmiştir.

Asım Özdemir ile 14 yıldır tanışırız, TÜFAD İstanbul Şubesinde birlikte görev yaptık, Riva’da Beykoz Kulüpler Birliği turnuvasında birlikte görev yaptık, bir dönem haberlerini yaptım, basın desteği verdim. Beykoz’da birlikte dolaştık ve sair…  Ben Asım Özdemir’den Beykoz Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağı yerde beni aramasını ve yazıyı kaldırmamı istemesini beklerdim, Asım Bey hiç tenezzül etmedi, doğrudan dava açmayı tercih etti. Bunu neden yaptı halen anlam veremiyorum…

Tek başıma da kalsam karşı olmaya devam edeceğim
Şimdi bir ASKF seçiminde farklı adayları destekliyoruz diye, ben ASKF Başkanı Ali Düşmez’i eleştiriyorum diye Asım Özdemir’in bana karşı tavırlı olması, benden hıncını beni dava ederek almak istemesi ve beni karakollarda gezdirmesi hiç şık olmadı. Ben Ali Düşmez’e 2013’den bu yana karşıyım, yeni karşı olmadım… Kaldı ki, Ali Düşmez, kendisinin sürekli pohpohlanmasını isteyen, egoları tavan yapmış, söyledikleri çelişkili olan, bana göre, görevini doğru dürüst yapmayan ve oturduğu koltukları asla hak etmeyen bir kişidir. Ayrıca yaptıkları ve söylemleri asla birbirini tutmaz. Bu işler Milli takım formalarını sağa sola kargo ile gönderip bazılarına şirinlik yapmaya da benzemez… Henüz 3 gün önce İstanbul’daki BAL maçlarında görev denetçileri "Ali Kemal Demir’i sahalara sokmamak için uğraşın, elinizden geleni ne pahasına olursa olsun yapın" diye talimat veren bir düşünce yapısına sahip bir kişi için ben ne yazmalıyım? Ben bu kafa yapısındaki bir kişiyi nasıl savunayım, Sloganı 'yeni bir şey söylemek lazım' olup, 11 yıldır aynı şeyleri söyleyen bir kişiyi ben nasıl iyi lanse edebilirim? Bu yaparsam kamuoyunu kandırmış olmaz mıyım? Ben, konuştuğu her kişiye beni kötüleyen, şikayet eden, bana karşı kullandığı kötü sözler aradığı kişilerin arayan kişiden habersizce ve utanmazca kayıt yapılması sebebiyle bana kadar gelen bir kişi için ben aslında az bile yazıyorum. Ali Düşmez, bizim https://www.amatorlig.net/ adlı siteye reklam verenleri arayarak "buna destek olmayın" diyen, maçlarına sıklıkla gittiğim Kulüplerin Başkanlarını arayarak "bu adam bana karşı ama siz benden yana olduğunuzu söylüyorsunuz, benden yanaysanız bu adam neden sizin Kulübe uğruyor, neden maçlarına gelip haberlerinizi yapıyor?" diye sormak cüretini gösterebilen bir kişidir. 'Türkiye Futbol Federasyonu’nun 5. Başkan Vekili bu işlerle uğraşır mı?' demeyin, uğraşıyor… Ben bu adama karşıyım, tek başıma da kalsam, o bu tavırlarını değiştirmez ise karşı olmaya devam edeceğim.

Asım bey dostu ve düşmanı çok farklı yerde arıyorsunuz
Neticede, Asım Özdemir’in şikayeti sebebi ile Savcı Bey’in karşısına çıkmış olmak beni üzmedi, aksine 45 yaşında yeni bir tecrübe yaşadım zira Devlete hizmet eden, bir yerde suçun oluştuğu fark ettiğinde devlet adına hareket eden, kimi zaman bu uğurda hayatını riske eden Devlet görevlileri bizim için özel insanlardır ve saygıyı hayatlarının her anında görmeleri gerektiği kanaatindeyim.

Velhasıl, geçmişte dostluk yaşadığınızın insanların sizi üzmesinden daha kötü bir şey olamaz. Tüm bunlara rağmen asla Asım Özdemir’e tepkili değilim, öfkeli değilim. Bu yazdıklarımı okuduğunu bildiğim için kendisine şunu diyeceğim; Sayın Asım Özdemir, benden büyüksünüz, bir gün karşılaşırsak sizden küçük olduğum için yine saygıda kusur etmeyeceğimi siz en iyi bilirsiniz lakin o gün geldiğinde size bir kardeşiniz olarak öyle şeyler anlatacağım ki, ASKF’deki odanızdan lavaboya gitmek için bile ayrıldığınızda kapınızı her defasında kilitlemeniz gerektiğini anlayacaksınız, çünkü dostu ve düşmanı çok farklı yerde arıyorsunuz…
Ali Kemal Demir
 

Yazarın Diğer Yazıları