Güneş, Ali Koç yalnız değildir
İstanbul Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Alaattin Yavuz Güneş düzenlediği basın toplantısıyla bütün kongre üyelerini 2 Nisan'da yapılacak olan genel kurula davet ederek kulüp başkanı Ali Koç'un verdiği mücadelede yalnız olmadığını söyledi.
İstanbul Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Alaattin Yavuz Güneş düzenlediği basın toplantısıyla bütün kongre üyelerini 2 Nisan’da yapılacak olan genel kurula davet ederek kulüp başkanı Ali Koç’un verdiği mücadelede yalnız olmadığını söyledi.
“Fenerbahçe Spor Kulübümüzün sayın yöneticileri, çok kıymetli dernek başkanları, basınımızın temsilcileri, değerli konuklar, 17 Mart 2024 Pazar günü Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe futbol müsabakası sırasında ve sonrasında yaşanan olaylarla ilgili İstanbul Fenerbahçeliler Derneği olarak bu basın açıklamasını yapma zarureti doğmuştur. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Sözü edilen olaylar hakkında konuşmadan önce 3 Temmuz 2011 tarihinde Fenerbahçe Kulübüne karşı terör örgütü FETÖ tarafından yapılan kumpastan başlayarak günümüze kadar gelen olaylar silsilesini çok fazla detaya girmeden aktarmak istiyorum. Dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılarından Zekeriya Öz'ün talimatıyla İstanbul başta olmak üzere 15 ilde 3 Temmuz 2011 sabahı saat 07.00'de kumpas operasyonu başlatıldı. Bunun sonucunda başta eski Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve yöneticilerimiz olmak üzere 15 kişi tutuklandı. Fenerbahçe Şampiyonlar Ligine gönderilmedi. Bu olaydan Fenerbahçe Kulübü’nün ve bu kulübe gönül verenlerin gördüğü zararın tarifi mümkün değildir. Fenerbahçe Futbol A.Ş’nin hisse değeri kumpas öncesi 756 milyon Euro iken hisseler kumpastan bir ay sonra yaklaşık % 50 değer kaybederek 361 milyon Euro’ya düşmüştür. Bu olaydan 4 sene sonra Fenerbahçe’miz aklanmış, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tüm sanıkların beraatına karar vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada, bu gerçekleri yok sayanlar Fenerbahçe’ye saldırma cüreti göstermiştir.
Trabzon Ortahisar İlçe Belediye Başkanı ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Adayı utanmadan, sıkılmadan 3 Temmuz sürecinden yaşananları dile getirmekte, Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yer alan 3 Temmuz’un büyük bir kumpas ve Türk futboluna en büyük darbe olduğu gerçeğini kabul etmediğini göstermektedir. Bu süre içerisinde Fenerbahçe’nin uğradığı maddi ve manevi zararlar tazmin edilmemiştir. Terör örgütü FETÖ’nün kurduğu kumpastan zarar gören sadece Fenerbahçe Kulübü değil, Türk spor camiası olmuştur. Şunu da belirtmeliyiz ki; örgüt üyeleri yapmış oldukları kumpasın bedelini yüce Türk yargısı önünde sanık sıfatıyla yargılanmak suretiyle ödemektedirler. Fenerbahçe ise şanlı tarihimizde olduğu gibi bugün de! Meşe gibi sağlam ve güçlü durmuş, kavak gibi başını sallayanlardan’ olmamıştır. Ve hala bunlarla mücadelesine devam etmektedir. 4 Nisan 2015’te oynanan Çaykur Rizespor- Fenerbahçe maçının ardından yola çıkan Fenerbahçe kafilesi Trabzon Havalimanına giderken Araklı-Sürmene bölgesinde silahlı saldırıya uğramış ve otobüs şoförü yaralanmasına rağmen soğukkanlılığı sayesinde futbolcularımız ve teknik ekibimiz ölümden kurtulmuşlardır. Bu menfur olayda iki kişi gözaltına alınmış ancak ne hikmettir bilinmez adli kontrol şartıyla serbest bırakılmışlardır. Diğer bir deyişle; olay faili meçhule bağlanmıştır. Kurşunlanma olayının sonucunda futbolcuların psikolojileri yerle bir olmuş, bunun sonucunda da sonraki maçlarda konsantrasyon sağlamakta güçlük çekmişlerdir. Şampiyonluk kaybedilmiştir.
24 Nisan 2016 tarihinde Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan müsabakanın son dakikalarında 17 yaşında bir Trabzonsporlu taraftar sahaya girip Hakem Volkan Bayarslan’ı tekme ve yumruklarla darp etmiştir. Diğer hakemler bir sonraki hafta maçlarına 10 dakika geç başlayarak olayı protesto etmişlerdir. Tabii ki bu tip protestoların söz konusu takım taraftarları üzerinde etkisi olmadığı ilerleyen yıllarda apaçık görülmüştür. Trabzonspor seyircisinin şiddet uygulamak için tahrik edilmeye hiç ihtiyaç duymadığını gösteren örneklerin sayısı oldukça fazladır.
30 Nisan 2022 tarihinde Trabzon'da oynanan Trabzonspor-Antalya maçı öncesinde tribünde açılan dev pankartta teknik direktörün tüfeğinin üstünde üzgün bir kanarya resmedildiği için Fenerbahçe Spor Kulübü otobüs kurşunlama olayına atıf yapıldığını belirterek bu duruma sosyal medya hesaplarından çok sert tepki göstermiş ve savcıları görevini yapması için göreve davet etmiştir. Şiddeti normalleştirmek isteyenlerin var olduğunu görünce hayretler içerisinde kalıyoruz.
Bu konuda suç ve sorumluluk Türkiye Futbol Federasyonu ve Başkanındadır. Fenerbahçe maçlarında kuralların hakemler tarafından uygulanmaması da tribünleri şiddete başvurmada cesaretlendirmektedir. Bu durumun son örneğini 17 Mart 2024 Pazar günü Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe futbol müsabakası sırasında tüm çıplaklığıyla gördük. 17 Mart 2024 Pazar günü oynanan futbol maçının ilk dakikasından son dakikasına kadar sahaya her türlü yabancı madde atılmış ve hakem Halil Umut Meler bunların hepsini görmezden gelmiştir. Muhtemeldir ki; kalecimiz Livakoviç’in çene bölgesinin yarılmasına ve yerde baygınlık geçirmesine sebep olan cismi uzaylılar atmıştır. Yan hakemin başına isabet eden patlayıcı madde sanki hiç atılmamış gibi maçı devam ettiren orta hakem kendi ekip arkadaşının hayatının tehlikeye atılmasına göz yummuştur. Fenerbahçe kalesine atılan meşaleyi elinde tutan İsmail’e ‘onu dışarı at’ talimatı veren orta hakem aynı zamanda diğer oyunculara mıntıka temizliği yaptırmış ve sahaya atılan yabancı maddeleri jet hızıyla temizletmiştir. Hakemlik hayatının biteceğini düşünen hakem maçı tatil etmek yerine serbest vuruş kullandırmıştır. Yapılan saldırılar karşısında teslim olan ‘Ne olursa olsun maçı tamamlamalıyım’ şeklinde gaflete düşen hakem maç sonrası çıkan olayların en büyük müsebbibi olmuştur. Fenerbahçe’nin göreceği her türlü zararı mubah zanneden bir oluşumun üyesi olmak belki de onların mesleki ikballerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Fenerbahçe’yi her türlü sert engellerle durduracağını zannetmek izansızlığın ta kendisidir. Maçın sonunda futbolcularımızın sevinmesini abartılı bulan, hatta futbolcumuzun ellerinin cebinde dolaşmasını ve sakız çiğnemesini dahi eleştiri konusu yapanlar, futbolcularımıza yapılan fiziksel saldırı karşısında onların yaşadığı korkuyu yok sayan, onları suçlu konumuna sokmak için birbirleriyle muazzam bir yarış içerisine giren Fenerbahçe düşmanlarının akıl tutulması yaşadıklarının açık bir kanıtıdır. Sezonun ilk yarısında sahamızda 3-2 kaybettiğimiz maçta sahanın ortasında kalecilerini havaya atarak ‘altı hokka’ yapan, ‘kuş taklidi’ yaparak seyircilerimizi tahrik ederek olay çıkmasını hedefleyen Trabzonsporlu futbolculara hiçbir müdahalede bulunulmamış, istedikleri gibi sevinmişlerdir.
Çünkü Fenerbahçe nerede, ne zaman yapması gerektiğini en iyi bilen camiadır. Aynı durum hatta çok daha azıTrabzonspor sahasında oyuncularımız tarafından gerçekleştirilince ise bu kamuoyuna ‘dünyanın en büyük yanlışı’ olarak lanse edilmiş ve elinde bıçakla sahaya inen ve futbolcularımıza doğru hızla koşan ve bu esnada sahaya inen diğer üç kendini bilmez taraftar nerdeyse ‘kahraman’ ilan edilmişlerdir. Fenerbahçe tüm dinamikleriyle mağdur edilmiştir. Fenerbahçe o maçta canını savunmk zorunda bırakılmıştır. Ama kamuoyuna göre
FENERBAHÇE’NİN MAĞDUR OLMA LÜKSÜ YOKTUR.
Üzerlerine elinde bıçakla gelen yüzü maskeli Trabzonspor taraftarına ‘buyur gel, bize istediğin şiddeti uygula’ demelerini bekledikleri futbolcularımızın o anda yaşadıkları korkuyu, ailelerinin endişelerini, halet-i ruhiyelerini tahmin etmek hiç de zor değildir. Korner bayrağını mızrak gibi kullanarak futbolcularımızın üzerine saldırmayı ‘normal bir saldırı’ olarak nitelendirmek isteyen kişilerin insanlıkla alakasının olmadığı açık ve nettir. 23- 24 yaşındaki genç futbolcularımızın gelecekle ilgili hayallerini ellerinden almaya hiçbirinizin gücü yetmez, yetmeyecektir de. Trabzon taraftarlarının gerçekleştirdiği saldırılarda sadece futbolcularımız değil teknik direktörümüz İsmail Kartal’ın oğlu da zarar görmüş, Emre Kartal saldırganlar tarafından linç edilerek kaburga kemiği kırılmıştır.
YEŞİL SAHA FUTBOLCUNUN MAHREMİYET ALANIDIR VE ORAYA KİMSE GİREMEZ
Sahaya giren kişileri iyi niyetli olarak görmek ya da bu saldırganlara karşı kendilerini savunmak amacıyla karşılık veren futbolcuları aslanların önüne atmaya çalışmak kin ve nefretin maşasını elinde tutmak anlamına gelmektedir. Kaldı ki: Haksız bir saldırıya karşı savunmada bulunmak hukuka uygunluk sebebidir. 30 puan geride olan bir takımın bir kısım yöneticileri tarafından bu maçın en önemli maç olarak lanse edilmesi, birkaç hafta önce Galatasaray’dan beş gol yediklerinde yüzlerindeki memnuniyet ifadeleri hafızalarımızdan asla silinmeyecektir. Maç boyunca sahaya yabancı ve yanıcı patlayıcı madde atılması maç bitiminde taraftarların sahaya tribünden atlaması şeklinde ve sonrasında gerçekleşen ihlallerden dolayı ilgili ev sahibi kulübün de taraftarlarını engelleme ve müsabakanın düzen içerisinde devam etmesi ve güvenliğinin sağlanması hususunda yükümlülükleri bulunmaktadır. Fenerbahçe’nin ekmeğini yemiş bir futbolcunun dahi saha içerisinde gencecik bir futbolcuya arkadan saldırarak vurmaya çalışmasını insani duygu ve kurallar çerçevesinde açıklamak akıllara zarar verecek derecededir. Sahaya yüzlerce kişinin girdiği bir olayda sadece 38 kişinin gözaltına alınması göstermelik bir emniyet tedbiri olup, Fenerbahçe camiasının vicdanını yaralamıştır. Kafilenin havalimanına gece saat 02.00’de gidebilmesi ise kendi ülkemizde yaşananların vahametini göstermektedir. Taraftarları havalimanının önüne çağırarak Fenerbahçeli futbolcular için galiz küfürler sarf eden dört kişinin ertesi gün serbest bırakılması akılla izah edilemez. Şiddeti normalleştirme çabaları karşısında söyleyecek kelamımız artık kalmamıştır. Şu da bilinmelidir ki; saldırılar karşısında teslimiyetimiz asla düşünülemez. Tarihte Türkiye Cumhuriyeti için canı pahasına her türlü fedakârlığı göstermeyi asli görev sayan bir kulübün vatan sevgisini test etmeye kalkmak abesle iştigalin dik alasıdır.
Paslı tenekeden kova yapmak için çırpınanlar sadece kulakları tırmalayan gürültü çıkarırlar. Yaşanan olaylardan sonra gelinen noktada; Fenerbahçe Yönetim Kurulu 2 Nisan 2024 tarihinde Genel Kurula gitme kararı almıştır. Genel Kurulda çoğunluk sağlandığı takdirde 17 Mart 2024 tarihinde oynanan Süper Lig müsabakasında meydana gelen olaylara ve son dönemde Türk futbolunda yaşananlara istinaden Futbol A Takımımızın Süper Lig’den çekilmesi dâhil, alınacak aksiyonlar değerlendirilerek oylamaya sunulacaktır. Başkanımız Ali Koç’un bizlere uzun zamandır anlatmaya çalıştığı gerçekler artık gün yüzüne çıkmıştır. Fenerbahçeli’yim diyen, bu kulübe aidiyet duyan her bir taraftarımız gerçekleri görmektedir. Ortaya koyduğu tarifsiz mücadelede Başkanımız Ali Koç yalnız değildir, asla da yalnız kalmayacaktır. Genel Kurul’un Fenerbahçe’nin menfaatleri doğrultusunda bir karar alacağından en ufak bir şüphemiz yoktur. Tüm kongre üyelerine çağrımız 2 Nisan’da Saraçoğlu’nu hınca hınç doldurmaktır. Biz İstanbul Fenerbahçeliler Derneği olarak Genel Kurulun alacağı her türlü kararın arkasında duracağımızı Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarız.” Diye konuştu.
Konuşmaların ardından başkan Alaattin Yavuz Güneş, kulüp başkanı Ali Koç'un görevine devam etmesi için imza topladıklarını açıkladı. Güneş, dernek olarak 130 imza beyannamesi verdiklerini ve başkan Koç'un haziranda gerçekleşecek olağan genel kurulda tekrar aday olması için imzaları teslim ettiklerini kaydetti.